Gerçekten özgür müsünüz? Her geçen gün değişen yaşam şartlarında, hayatta kalmak için büyük mücadele veriyoruz. Hayatın ritmik akışına ayak uydurmaya çalışırken kimi zaman kendi özgürlüğümüzden ödün verebiliyoruz.
Gerçekten Özgür Müsünüz?
Yaşam enerjimizin yüksek olduğu anlarda, olaylara daha mantıksal bir çerçeveden bakmaya başlarız. Özgürlüğün sınırlarına rasyonel bir şekilde yaklaşırsak, her şeyin ilk temelinin zihin ve iradede başladığını rahatlıkla görürüz. Zihinsel süreçte her ne kadar özgür olmak zorlayıcı olsa da, dilediğiniz zaman dilediğinizi yapabilmek, yaşayabilmek, kontrol edebilmek ve sahip olmak gibi yetkiler enerji dolu bir yaşamın anahtarıdır.
İnsan, kaderinin iplerinin tamamen elinde olması için çok çaba sarfeder. Bütün istediklerini elde ettiğinde mutlu olacağını düşünür. “Şu arabaya sahip olduğumda çok mutlu olacağım”, “terfi aldığımda her şey iyi olacak”, “emekli olduğumda rahatlayacağım” gibi argümanlar artık sıradanlaşmış özgürlük kalıplarıdır. Peki, özgürlük ne yaptığımıza mı yoksa ne arzuladığımıza mı bağlıdır?
Bazı insanların yaşamında özgür olmak etkin bir rol oynar. Kendi istedikleri gibi davranmak, kimseden emir almamak ve yalnızca kendi arzuladıkları olsun isterler. Oysa unutulan bir şey var: Özgürlük, beraberinde bencilliği de getirebilir.
Birçok insan dış etkenlere bağımlı kalmadan, kendi istediği şekilde yaşamanın hayalini kuruyor. Örneğin; işe istediği saatte gitmenin, yıllardır hayalini kurduğu eve sahip olmanın, istediği ülkede rahatça yaşayabilmenin özgürlüğünü kafasında canlandırıyor.
İnsanın özgürlüğü; istediği her şeyi yapabilmesinde değil, istemediği hiçbir şeyi yapmak zorunda olmamasındadır.
Özgür olmak risk midir?
Hayatta aldığımız her kararın bir sorumluluğu bir de getirdiği riskleri vardır. Tüm bu olanlar sonucunda bir davranışı yapmayı ya da yapmamayı seçeriz. Buna irade denir. İradenin güçlü olması özgürlüğün sınırlarını belirler.
Özgürlüğün önemini herkes savunabilir ancak gerçek anlamda hakkını veren kişilerin sayısı oldukça azdır. Özgürlük taleplerini değerlendirmek bir risktir. Bunu kabullenmek bir sorumluluk, sonuçları ise yaşamın bir getirisidir. Hiç kimse duygularının esiri olmak ya da zihnen tutsak kalmayı istemez. Zihinsel olarak tutsak olmak kişiye bedenen gerçekleşen tutsaklıktan daha büyük bir acı verecektir.
Özgür olmak iyi bir şey midir?
Tüm evren boyunca insanlık belirli sınırlardan çıkarak özgür olmayı başarmıştır. Zaman içerisinde insanlığı bir adım ileriye götüren tüm adımlar, özgür beyinlerden ortaya çıkmıştır. İcatlar, meslekler, medeniyetler, hedefler, arzular, duygular, düşünceler, arkadaşlıklar, sosyal aktiviteler hep bunun neticesinde gelişmiştir.
Özgürce düşünebilen zihin, başarıya da daha yatkındır. Çünkü hayal gücünün sınırlarını zorlamak yeni kolektif becerileri de içerisine alacaktır. Bu bağlamda başarı ve iradenin uyumunu düşündüğümüzde, neden aynı şartlarda yaşayan insanlardan birisi çok başarılı ve mutlu olabiliyorken diğeri normal yaşam standartlarının üzerine çıkamıyor?
Bunun temelde ana sebebi şudur: Kişi, iradesini yeterince kontrol edemiyordur ya da ne yapması gerektiğinin farkında değildir. Tüm bu hal ve durumlar kişinin ne kadar özgür olacağını ve hissedeceğini belirler.
Hepimiz insan olma potansiyelimizi daha aktif hale getirmek için özgürlüğü en üst seviyelerde deneyimlemek istiyoruz. Hayalini kurduğumuz birçok şeyi elde etmek istiyoruz. Sevdiğimiz insanların da bunlara dahil olmasını istiyoruz. Bu yanlış bir davranış değildir.
Özgür olmak istemeyen ve iradesini yeterince iyi kullanamayan bireyler, her dönem ilkel kalacaktır. Ancak burada riskli olan davranış, özgürlüğün sınırlarını bilmemek ve başkasının özgürlüğünü ihlal etmektir. Kişinin kendi yaşantısını en üst seviyeye çıkarmak için istediği hak ve özgürlükler kötü bir model olmadığı gibi, vizyonunun da en üst seviyelere çıkmasına yardımcı olacaktır.
En son haberler ve güncellemeler için Instagram, Twitter, YouTube, Telegram Haber ve Telegram Sohbet hesaplarımızı takip edebilirsiniz.
